a

Facebook

Twitter

© 2024 Altıyol Hukuk Bürosu.

0216 418 29 18

Adalet & Hukuk Danışma ve Bilgi Hattı

Facebook

Arama
Menu
 

TANIMA VE TENFİZ DAVALARI

Altıyol Hukuk Bürosu > Makaleler  > TANIMA VE TENFİZ DAVALARI

TANIMA VE TENFİZ DAVALARI

a

TANIMA VE TENFİZ DAVALARI

Tanıma ve tenfiz davaları, milletlerarası ilişkilerin artması, yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve Türk şirketlerinin yurt dışı faaliyetlerinin artmasıyla özel bir önem taşımaya başlamıştır.

Tanıma ve tenfiz kavramları iki farklı kavramdır. Bir yabancı mahkeme ya da hakem kararının Türkiye’de kesin delil ya da kesin hüküm gücüne sahip olması için kararın tanınması talep edilebilir.

Yabancı mahkeme ya da hakem kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi için ise tenfiz talep edilmesi gerekmektedir. Tenfiz hükmü aynı zamanda içinde tanımayı da barındırmaktadır. Ancak her tanıma kararı tenfiz hükmü içermemektedir. Örneğin; yabancı bir mahkeme tarafından verilen kesinleşmiş

boşanma kararının Türkiye’deki makamlar nezdinde geçerli bir boşanma kararı etkisini göstermesi ve tanınması için tanıma davası açılması gerekmektedir. Bu boşanma kararı ile birlikte verilen velayet, nafaka, tazminat gibi boşanmanın ferileri hakkındaki hükümlerin Türkiye’de infazının sağlanmasını istiyorsak da bunu tanıma ile gerçekleştirmemiz mümkün değildir. Bu durumda tenfiz talebinde bulunulması gerekmektedir.

GÖREVLİ MAHKEME

Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tanınması ve tenfizi istemli davalarda görevli mahkeme 5718

Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 51/1 ve 60/2 hükümleri uyarınca asliye mahkemeleridir. Yabancı mahkeme tarafından verilen kararın aile hukukuna ilişkin konularda verilmesi halinde tanıma veya tenfiz davasının aile mahkemelerinde açılması gerekmektedir.

YETKİLİ MAHKEME

5718 Sayılı Kanunun 51/2 hükmünde yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme, yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ilişkin yetki kuralı olarak da uygulanmaktadır.

5718 Sayılı Kanunun 51/2 hükmü uyarınca yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi istemli davalarda yetkili mahkeme, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesi ile Türkiye’deki yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemeleri olarak düzenlenmiştir.

Yabancı hakem kararlarının tenfizine ilişkin yetki kuralının düzenlenmiş olduğu 5718 sayılı Kanunun 60/2 maddesine göre, yetkili mahkeme öncelikli olarak tarafların sözleşme ile kararlaştırmış oldukları yetkili Asliye Mahkemesi olarak kabul edilmistir. Sözleşmede yetki şartı yoksa aleyhine karar verilen tarafın Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesi o da yoksa sakin olduğu, bu da yoksa icraya konu teskil edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili sayılacaktır. Yine Kanunun 63. maddesi uyarınca yabancı hakem kararlarının tanınmasında, tenfize ilişkin hükümler uygulanacağından, tenfize yetkili mahkemenin tanımaya da yetkili olduğu kuşkusuzdur.

TANIMA VE TENFİZ DAVALARINDA DAVACI

5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 52/1 maddesi uyarınca, kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkesin davacı olması mümkündür. Bu nedenle davacı genellikle tenfizi istenen ilamın tarafları olmaktadır. Tenfizi istenen ilamın davacı ya da davalısının ilamın tanınmasını istemesi mümkündür. Bununla birlikte, özellikle tanıma davalarında tanınması istenen ilamin tarafları dışında bu ilamı delil olarak kullanacak kişilerin de tanıma isteminde bulunması mümkündür.

TANIMA VE TENFİZ DAVALARINDA DAVALI

Tanıma ve tenfiz davalarında husumet, aleyhinde tenfiz veya tanıma talep edilen taraf yöneltilmelidir.

Örneğin, yabancı mahkemece verilen nafaka alacağına ilişkin ilam, o ilamda davacı olan kişi tarafından tenfiz edilmek isteniyorsa, bu durumda husumetin de o ilamda davalı olan kişiye yöneltilmesi zorunludur.

YARGILAMA USULÜ

Tanıma ve tenfiz istemli davalarda basit yargılama usulü uygulanmaktadır.

ZAMANAŞIMI

Yabancı mahkeme kararının verildiği tarihten itibaren hangi süre içerisinde Türk mahkemeleri önünde tanınması veya tenfiz edilmesinin istenebileceğine dair bir düzenleme 5718 Sayılı Kanunda yer almamaktadır. Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararının verildiği ülkede ilamın infazı için bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre düzenlenmişse, tanıma ve tenfiz bu süreler içinde talep edilecektir.

Ancak infazı için hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi öngörülmeyen ilamlar için ise her zaman tanıma veya tenfiz talep edilebilir.

DAVA ÖN ŞARTI

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 53. maddesi gereğince dava dilekçesi ekine, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin ekleneceği belirtilmiştir.

Yabancı hakem kararının tenfizinin istenmesi halinde de, 5718 sayılı Kanunun 61. maddesinde, dava dilekçesi ekinde karşı tarafın sayısı kadar, tahkim sözleşmesi veya şartının, aslı veya usulüne göre onanmış örneği ile hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği ve bu belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örneklerinin eklenmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Mahkemece yapılacak ilk inceleme sonucunda bu belgelerden bir ya da birkaçının eksik olması halinde davacı tarafa, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/2 maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verilmek suretiyle bu eksikliğin giderilmesi istenmelidir. Eksikliğin giderilmesinden sonra dilekçenin tebliği yoluna başvurulmalıdır. Davacı tarafça eksikliğin giderilmemesi durumunda da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir.

Ayrıca tanıma ve tenfiz talebinde bulunulabilmesi için talepte bulunanın hukuki yararın bulunması dava şartıdır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2023/5707 E. 2023/6196 K. 13.12.2023 T. Kararı:

“… 5718 Sayılı Kanun’un 52. maddesinin birinci fıkra hükmüne göre kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir hükmüne dayanarak ilgililerin dava açma hakkı sadece Türk Hukukuna göre devam etmekte olan evliliklerde mümkündür. Başka bir anlatımla Türk Hukukuna göre evlilik, yabancı mahkemeden verilen boşanma kararının tanıma-tenfizi kararı, Türk Mahkemesinden verilen boşanma, evliliğin iptali kararı, ölüm ve benzeri sebeplerle sonlanmışsa bu hukuki olayların öncesinde verilerek kesinleşen yabancı mahkeme boşanma kararının tanıma-tenfizi istenemez. Tanıma ya da tenfiz davası devam ederken Türk mahkemelerinde görülmekte olan boşanma davası kabul ile sonuçlanmış ve evlilik birliği bu boşanma kararı ile sonlanmış ise; daha önce hüküm altına alınmış ve kesinleşmiş bir yabancı mahkeme boşanma kararına ilişkin var olan tanıma ya da tenfiz davasına devam edilemeyecektir. Zira devam edilmesi durumunda kesin hüküm teşkil eden Türk mahkemesinin kararları ile çelişen bir hüküm verilmesi söz konusu olabilecektir.

Hukuki yarar, dava şartıdır. Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Dava şartı olan hukuki yararın dava açarken mevcut olması gerektiği gibi hüküm verilene kadar her aşama var olmaya devam etmesi gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut

olayımızda; tarafların boşanmalarına ilişkin hükmün kesinleşerek nüfusa işlenmiş olması nedeniyle

işbu dava ile talep edilen yabancı mahkemede verilen boşanma kararının tanıma ve tenfizinde hukuki

yarar kalmamıştır. Bu hale göre davanın hukuki yararı dava şartı yokluğundan usulden reddine karar

verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı

gerektirmiştir

TANIMA VE TENFİZ DAVALARINDA HARÇ

492 Sayılı Harçlar Kanunun 4. Maddesi ” Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife gereğince harç alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Harçlar Kanunun 3/2 maddesi uyarınca hakem kararları bakımından da bu düzenleme uygulanır. Buna göre, yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tenfizi talepli davalarda, normal bir davada alınması gereken harçlar alınacaktır. Bu nedenle bedelin belirli ya da belirlenebilir olduğu davalarda nisbi, diğer davalarda maktu harç alınacaktır. Her iki halde başvuru harcı maktu olarak yatırılacaktır.

TANIMA VE TENFİZ ŞARTLARI

A) YABANCI MAHKEME KARARLARI YÖNÜNDEN

Karar verilebilmesi için;

a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması ( mütekabiliyet şartı), b) İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması,

d) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması. gerekir.

B) YABANCI HAKEM KARARLARI YÖNÜNDEN

5718 Sayılı Kanun 62. Maddesinde, yabancı hakem kararlarının tenfizi esas kabul edilmiş ve ret kararı verilebilmesi için gereken şartlar aşağıda belirtilmiştir. Buna göre; a) Tahkim sözleşmesi yapılmamış veya esas sözleşmeye tahkim şartı konulmamış ise, b) Hakem kararı genel ahlâka veya kamu düzenine aykırı ise, c) Hakem kararına konu olan uyuşmazlığın Türk kanunlarına göre tahkim yoluyla çözümü mümkün değilse,

ç) Taraflardan biri hakemler önünde usulüne göre temsil edilmemiş ve yapılan işlemleri sonradan açıkça kabul etmemiş ise,

d) Hakkında hakem kararının tenfizi istenen taraf, hakem seçiminden usulen haberdar edilmemiş yahut iddia ve savunma imkânından yoksun bırakılmış ise,

e) Tahkim sözleşmesi veya şartı taraflarca tâbi kılındığı kanuna, bu konuda bir anlaşma yoksa hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna göre hükümsüz ise,

f) Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usul, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna aykırı ise,

g) Hakem kararı, hakem sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise bu kısım hakkında,

h) Hakem kararı tâbi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veya tâbi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptal edilmiş ise, yabancı hakem kararının tenfizi istemi reddedilir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/3606 E. 2020/2037 K. 25/02/2020 T. Kararı

“.. . Mahkemece, dava konusu yabancı ilamın kesinleştiği benimseniş ise de, dava dilekçesine ekli yabancı mahkeme ilamında kararın kesinleştiğine ilişkin şerh mevcut olmadığı gibi mahkemece temin edilen belgelerden de dava konusu kararın usulen kesinleştiğine ilişkin bir değerlendirme yapılması mümkün görünmemektedir. Bu itibarla, mahkemece, Kazakistan ile ülkemiz arasındaki iki taraflı sözleşme

hükümleri ile konuyla ilgili Lahey Sözleşmesi hükümleri gözetilerek yabancı ilamın verildiği ülke

kanunları uyarınca kesinleşip kesinleşmediği tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanmaksızın

davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, davalı yan vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4906 E. 2023/456 K. 23.1.2023 T. Kararı:

“… Mahkemece Sermaye Piyasası Kurulu ve ilgili kurumlarla yazışmalar yapılarak şirketin pay sahibi sayısı ve borsada işlem görüp görmediği araştırılıp, davalı şirketin yukarıda belirtilen şartları taşıyıp taşımadığı, başka bir anlatım ile 7194 Sayılı Kanun kapsamında olup olmadığı belirlenerek, davalı şirketin anılan kanun kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, Türkiye’de açılan bu tür davalarda 7194 Sayılı Kanun gereğince davacıların, davalı şirkete ortak olduğu kabul edilerek dava hakkında

“karar verilmesine yer olmadığına” kararı verildiği, buna karşın yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine ilişkin yabancı

mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile

yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt veya farklı sonuçlara ulaşılacağı, Türk Mahkemelerinin

emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki karara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme

kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılacağı ve netice olarak bu durumun 5718 Sayılı

Kanun’un 54. maddesinde düzenlenen Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek

kamu düzenine aykırılık sebebiyle davanın reddine karar verilmesi, davalı şirketin anılan yasa

kapsamında olmadığının anlaşılması halinde ise tenfiz davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken

yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir

KANUN YOLU

5718 Sayılı Kanunun 57 ve 61/2 maddeleri uyarınca, yabancı mahkeme kararları ve yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizi talepli davalar sonucunda verilen kararlar aleyhine istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulması mümkündür.

KAYNAKÇA:

ALBAYRAK, Asliye Hukuk Davaları, 6. Baskı, Adalet, 2023

Kazancı İçtihat Bankası ( kazanci.com.tr)

AYGÜL; Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması Ve Tenfizi Davalarında Bazı Usul Hukuku Problemleri, Dergipark

ÖNAL; Tanıma Ve Tenfiz Kararlarının Hukuki Niteliği, İstanbul Üniversitesi

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Yorum Yok

Leave a Comment

error: Content is protected !!